Prof. Ýbrahim Kafesoðlu, Cengiz Han'ýn Türk deðil, Moðol olduðu konusunda ýsrar etmiþti. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan ise aksini iddia ediyordu. Togan, Çingiz Han'ýn soyca Türk olduðuna kesinlikle kanaat getirmiþti. 1941'deki 'Moðollar, Çingiz ve Türkler' adlý eserinde bu konuyu ele almýþ ve iddiasýný kanýtlamýþtýr. 1946'da yayýnlanan 'Umumi Türk Tarihine Giriþ' adlý eserinde de ayný sonuca ulaþmýþtý. 16 yýl sonra yazdýðý 'Cengiz Türk'tür' adlý makalesi ile bu tezini tekrar perçinlemiþtir.
Atsýz Ata da Cengiz'in (ve Timur'un) öz be öz Türk olduklarýný delilleriyle anlatmýþtýr. (4 Mayýs 1952 Ankara Konferansý ve Ötüken, Aðustos 1966, sayý 3132)
Klaproth ve Rasonyi gibi birçok tarihçi de Cengiz Han'ýn Türklüðünü doðrular kanýtlar vermiþlerdir.
Cengiz Han, Gök Türkler'in (Çinli yazýlýþýyla) Þato prenslerinin 8. göbek torunuydu. Uygurlar zamanýnda bu prensler, Türklerin develerini gütmekle görevli kuzeyli Moðollarý denetlemek üzere oraya gönderilirdi. Moðollar arasýnda kalan bu Türk aile, Börütekin (Bozkurt), Alanguva (Akgeyik) ve özellikle Asena (Diþi Kurt) seçeresini unutmamýþ, kendilerinden türeyen "bozulmamýþ" larý 'Nirun' (safkan) klanýndan saymýþtýr. Cengiz Han'ýn en yakýn çevresi de bunlardan oluþmuþtur.
Cengiz soyu, bunlarýn en asili (ve Oðuz Han'a kadar çýkarýlýp, hükümranlýða namzet sayýlan) Kay (Kayý, Kýyat) boyundandýr. Ana kolu bu boydan olan aileden gelen Timur gibi Cengiz Han da ak tenli, kumral, uzunca boylu ve yeþil-ela gözlüydü. (Gök Türkler'in hakanlarýnýn tasvirine aynen uyuyordu) Hafif göz çekikliði ise, onun bir Cermen ya da Slav deðil, Türk antropolojisine uygunluðunu gösteriyordu.
Cengiz'in babasý Yesukav, bir Türk kýzý olan Ulun Eke'yi kaçýrýp evlenmiþ, Temuçin (Cengiz Han) bu Türk anadan doðmuþtu.
Cengiz, Moðolca da, Türkçe de konuþur, baþka dil bilmezdi. Kendini Türk bildiði de, þu olaydan anlaþýlýyor: Kadý Vahideddin kendisini Afganistan'da ziyarete geldiðinde, Kaðan ona sormuþ: "Peygamberiniz benim için ne diyor? Kadý da, Peygamberin "Türkler, size dokunmadýkça siz de onlara dokunmayýn" demiþ olduðunu nakletmiþ, Cengiz Han da bunun çok hakimane olduðunu söyleyerek Türk hitabýný kendisine mal etmiþ ve milliyet þuurunu belli etmiþtir. (Zeki Velidi Togan)
Ayrýca Cengiz Han'ýn maiyeti Prof. Bahattin Ögel'in bir araþtýrmasýna göre %80 Türk'tü. (Çoðu Uygur Türk'ü)
Çingiz'den önce Moðol diye bir topluluk yoktu ki Çingiz Moðol olarak doðmuþ olsun. Moðol adý tarihte ilk kez Çingiz ile birlikte ortaya çýkmýþtýr. Çingiz Kaðan kumral saçlý, yeþil gözlü bir Çaðatay Türkü'dür. Orta Asya'daki Türk boylarýný tek sancak altýnda birleþtirerek Moðol Ýmparatorluðu'nu kurmuþtur. Yani Moðol bir soyun adý deðil, týpký Osmanlý gibi bir cemaat adýdýr, siyasi addýr. Moðol denilen insanlarýn atalarý Gök Türklere kadar gider, yani bunlar Türk'tür. Fakat Müslüman olmadýklarý ve tarih boyunca Müslümanlarla savaþtýklarý için Türklükten dýþlanmýþ, sanki farklý bir soymuþ gibi tanýtýlmýþlardýr.
Konuyla ilgili olarak Ordinaryüs Profesör Zeki Velidî Togan'ýn 1941 yýlýnda yayýnladýðý "Moðollar, Çingiz ve Türklük" adlý kitabýný tavsiye ediyorum. Bulmasý zordur ama bulup okuyabilirseniz Çingiz'in Türk olduðunu kanýtlarýyla birlikte görürsünüz.
Çocukluk yýllarýnda karnýný doyuracak ekmeði güçlükle bulan yoksul çoban Temuçin'in, uçmaða vardýðý gün ardýnda neredeyse bütün Asya'yý miras býrakan Moðol Ýmparatoru Çingiz Kaðan'a dönüþmesi, dünya tarihinin en muhteþem destanýdýr. Yobaz zihniyetin etkisinde kalarak bu büyük Türk Baþbuðu'nu Türklükten dýþlamaya kalkýþmayýn. Müslümanlarla savaþmasýnýn sebebi, ümmetçilik denen iþin nasýl büyük bir tehlike olduðunu ta o zamanlar fark etmiþ olmasýdýr. Milli þuuru yok ederek Türk'e en büyük zararý veren ümmetçiliðin kökünü kurutabilmek için hayatý boyunca Müslümanlarla savaþmýþtýr. Oðlu Hülagü ve torunu Abaka da onun izinden gitmiþlerdir ama ne yazýk ki bu Arap icadýný yok etmeyi baþaramamýþlardýr
MOÐOLLAR BÝZE EN YAKIN MÝLLETTÝR
Eski devirlerden beri Türkler'in anayurdunun bir parçasý olarak bilinen ve bugünkü Moðolistan ve Mançurya'yý içine alan Asya'nýn kuzeydoðu bölgeleri, Hunlar'dan beri türlü Türk boylarý ile Moðol ve Mançu gibi diðer Altay kavimlerinin faaliyette bulunduðu sahalar olmuþtur. Türkler'in cedleri olarak kabul edilen ve Çin'le daimî bir mücadele halinde yaþayan Hunlar buralardan batýya ve güneye yayýldýklarý gibi, 6-8. yy.'lardan itibaren Asya tarihinde siyaset ve kültür bakýmýndan büyük rol oynamaya baþlayan Gök-Türk Ýmparatorluðu'nun merkezi de burasý idi.
Ancak denizden uzak ve sert kara iklimine sahip olan ve bilhassa Çin ile daimî bir savaþ halinde yaþamayý icabettiren bu bölgeyi, istikbal için karanlýk gören Türkler, IX. yy.dan itibaren yavaþ yavaþ terketmiþler ve merkezlerini batýya ve güneybatýya nakletmiþlerdir. Türkler'in en eski dil ve kültür âbidesi olarak bilinen Orhon ve Yenisey yazýtlarý bu bölgelerde meydana gelmiþ ve bunlarýn asýllarý da hâlâ burada muhafaza edilmekle beraber, burasý bugün artýk bir "Moðolistan" olarak tanýnmakta ve Türklükle ilgisi, ancak tarihî bir deðer taþýmaktadýr.
Siyasî ve idarî merkez batý ve güneybatýya kaymakla beraber, Türk boylarýnýn bir kýsmý Moðollar'la bir arada veya onlarla komþu bir halde yaþamakta devam etmiþler, Moðollar'ýn bir kýsmý Türkleþirken bazý Türk boylarýnýn da "Moðollaþtýðý" görülmüþtür. Altay'daki Türk boylarý ile Moðollar arasýndaki buna benzer karþýlýklý temas ve kaynaþmalar, XX. yy.'a kadar devam etmiþ ve etmektedir. Bu yüzden, Moðollar arasýnda Türk ve Türkler içerisinde Moðol boy adlarýna rastlandýðý gibi, bazan da ayný boy adýnýn hen Türk, hem Moðol cemiyetlerinde ayný zamanda kullanýldýðý görülmüþ, fakat duruma göre bunlarýn bazýlarý "Türk" bazýlarý "Moðol" kaynaklý olarak deðerlendirilmiþtir.
XII. yy.'da tarih sahnesine çýkýþlarýndan önce, Moðollar'ýn bu zümreye mensup aþaðýda saydýðýmýz boylarýn, devlet kurma gibi siyasî ve sosyal faaliyetleri bölgesel kalmýþtýr. XII. ve XIII. yy.'larda, bir cihan imparatorluðu kurulmasý þeklinde karþýmýza çýkan hâdiseler ise, dünya tarihin en önemli sayfalarýndan biri olup, bundan önceki Hun, Avar, Göktürk devirlirini hatýrlatmakta ve bunlarýn birer tekrarý gibi karþýmýza çýkmaktadýr.
Asya bozkýrlarýnda vücuda getirilen bu son büyük imparatorluðun rehberliðini üzerine alan Cengiz (Çinggiz), kendisinin mensup olduðu Moðol kabilelerini birleþtirdikten sonra, Türk boylarýný da kendi hâkimiyeti altýna alarak, bunlarýn da Moðollar'la beraber hareket etmesini temin etmiþtir. Zaten eskiden beri ayný tarihî mukadderata baðlý kalan bu bozkýr kabileleri, teþkilât ve iktisadî bünye bakýmýndan olduðu kadar, kültür bakýmýndan da birbirlerine yabancý olmadýklarý gibi, bilhassa bu iki millet arasýndaki temaslarýn daha sýk olduðu hudut boylarýnda etnik bakýmdan da az çok birbirlerinin tesiri altýnda kalmýþlardý.
Bozkýr kanunlarý, bu kanunlarýn doðurduðu hayat þartlarý ve bunlar üzerine kurulan siyasî birlikler, uzun asýrlar süren müþterek tarih içinde, bunlarýn bir kýsmýný o þekilde birbirine karýþtýrmýþ ve yoðurmuþtur ki, bu kavimler arasýndaki ýrk farklarý âdeta silinmiþ ve bazýlarýný diðerleri içinde eritmiþtir. Birçok Moðol kabileleri daha çok eski devirlerde Türkler içinde temsil edilmiþ olduðu gibi, bugünkü Moðollar arasýnda da bu þekilde temsile uðramýþ Türk zümrelerini bulmak mümkündür. Türk zümrelerinin bilhassa Moðollar'a yakýn sahalarda oturan kýsýmlarýnda bunun izlerini bugün bile görmek mümkündür.
Cengiz'in rehberliði altýnda meydana çýkan Moðollar'ýn kýsa bir zamanda bu kadar kuvvetli bir teþkilât vücuda getirebilmiþ olmalarý, Moðollar'ýn kendi kuvvetlerinden ziyade, ancak tarihî mukadderatýn hazýrladýðý bu yakýnlýk sayesinde, Türk kavimlerinin bir kýsmýnýn Moðollar'a derhal iltihakýnýn temin edilmiþ olmasiyle açýklanabilir. Moðollar'la iþbirliði neticesinde bu Türk zümreleri vasýtasýyle komþu Türk kültür merkezlerinin bu teþkilat içerisine alýnmýþ olmasý, Türk tarihinin geliþmesinin tâyininde de bir unsur olmuþtur. Moðol devlet teþkilâtýnýn eski Türk an'anesi üzerine kurulduðunu eskiden beri Türkler'de gördüðümüz ýstýlahlarýn aynen kabul edilmiþ olmasiyle de isbat edildiði gibi, Türk ülkelerinin doðu kýsmýnda hâkim olan kültürün dini olan burkancýlýðýn Moðollar arasýnda yayýlmasý ve Uygur alfabesinin bugüne kadar hâlâ Moðollar tarafýndan kullanýlmakta olmasý da bunun birer delilidir.
Türk-Moðol Ýmparatorluðu ve Devamý
XII. yy.'ýn sonlarý ile XII. yy.'ýn baþlarýnda, yalnýz Türk dünyasýnýn deðil, o zamanki dünyanýn büyük kýsmýný içine alan Asya ve Avrupa'nýn bütün milletlerini yakýndan ilgilendiren büyük hâdiseler cereyan etmiþtir ki, bu da, dünyaya yeni bir nizam vermeye çalýþan Türk-Moðol Ýmparatorluðu'nun kurulmasý þeklinde ortaya çýkmýþtýr. Bu imparatorluða, kurucusundan dolayý bazan "Cengiz Ýmparatorluðu", bazan "Moðol" veya "Türk-Moðol Ýmparatorluðu" (veyahut: "Hanlýðý", "Kaðanlýðý") denmiþtir.
Ýlk devrede bu imparatorluðun hâkim unsuru Moðollar olmakla beraber, devlet geniþleyince, kýsa zaman içerisinde ahalinin ve askerlerinin büyük bir ekseriyetini Türkler teþkil ettiði gibi, devlet teþkilâtýnýn esaslarý ve birçok müesseseler de, eski Türk geleneklerinin devamýndan baþka bir þey deðildi. Bu yüzden, Cengiz Han'ýn kurduðu devlete "Türk-Moðol Hakanlýðý" adýný vermek doðru olur.
Bu devirde bütün Türk ülkeleri (az bir istisna ile) bir tek imparatorluk halinde birleþmiþ durumda idi. Bu büyük imparatorluk, Çin Hindistaný ve Arabistan dýþýnda bütün Asya'yý ve bütün Þarkî Avrupa'yý sýnýrlarý içine almýþtý. Ýþte bu bakýmdandýr ki Türk-Moðol istilâsý ve Hakanlýðý, Türk tarihini yakýndan alâkadar etmektedir. Bazý tarihî hadiseler ve hissî tesirler yüzünden, "Türk-Moðol ve Tatar" konularý yeteri derecede açýklanamadýðýndan veya þahýs ve milletlere göre birbirinden farklý tefsirlere dayanýldýðýndan, yalnýz "Türk-Moðol Ýmparatorluðu" dediðimiz Cengiz devri deðil, hattâ onun parçalanmasýndan doðan Türk devletleri bile bazan Türk tarihinin dýþýnda býrakýlmak istenmiþtir.
Fakat, þurasý da bir gerçektir ki, Cengiz'in kurduðu Hakanlýk esas itibariyle Türk tarihinin ayrýlmaz bir kýsmýný teþkil etmektedir. Zaten Cengiz'in kendisi de bazý rivayetlere göre, Türk menþelidir. O zamana kadar, tarihte hemen hemen hiçbir rol oynamamýþ olan Kerülen nehri yakýnýndaki kabileler, Yesügey-baðatur'un oðlu Temücin (Temuçin)in dehasý sayesinde kýsa bir zaman içinde büyük bir faaliyet görtermeðe baþladýlar.
12. yy.'ýn sonlarýnda tarih sahnesine çýkýþlarý sýrasýnda, Moðolistan ve civarýnda baþlýca þu büyük boylar yaþýyor ve birbirleriyle amansýz bir mücadele halinde bulunuyorlardý: Ýrtiþ ile Orhon arasýnda ve Altay daðlarýnýn kuzeyinde olmak üzere en batýda Naymanlar, onlarýn doðusunda Orhon civarýnda Kereyitler, onlarýn kuzeyinde, Selenge nehrinin orta ve aþaðý mecrasýnda Merkitler, onlarýn batýsýnda ve Naymanlar'ýn kuzeyinde olmak üzere Oyratlar, Büyür gölü civarýnda Tatarlar ve ilk zamanlarda fazla kuvvetli ve tananmýþ olmamakla beraber, Cengiz Han tarafýndan bütün boylarýn birleþtirilmesinden sonra adlarý umumî bir millî isim haline getirilen Moðol (Manghol)lar bunlarýn baþlýcalarý idi. Naymanlar ve Kereyitler, Uygur Türklerinin komþusu olmakla kültür bakýmýndan onlarýn tesiri altýnda kalmýþlar, yazý ile birlikte birçok medeniyet ve kültür unsurlarýný Uygurlar'dan alan Moðol boylarýndan bilhassa Naymanlar, diðer komþularýna nazaran üstün bir seviyede bulunuyorlardý.
X. yy.'da Moðolistan'da siyasî faaliyetin hýzlandýðýný, Kýrgýzlar'ýn batýya, Yenisey civarýna püskürtüldüðünü ve Kuzey Çin'e yerleþen Hýtaylar'ýn, Liao adýnda bir sülâle kurulduðunu görüyoruz. Liao devleti 1225'te yýkýlmýþ ve onlarýn bir kýsmý batýya göçerek, Tarým ve Fergana vâdisinde, yüz yýl kadar yaþayan Kara-Hýtay devletini kurmuþlardýr. Halkýn esas kitlesi, eski Türkler'de olduðu gibi tabiat dini veya þamanlýðý mensup olmakla beraber, Moðol boylarý arasýnda Budizm ve Naymanlar'la Kereyitler arasýnda Hristiyanlýk da yayýlmakta, Çin ile olan daimî mücadele ve temas neticesinde Çin kültürü de tesirini göstermekte idi.
Çinliler, kuzeydeki boylarý, bazan kendi adlariyle zikretmekle beraber, (mes. Hiung-nu=Hun; T'u,K'üe=Türk), çok defa onlarý Türk veya Moðol olarak ayýrmadan, toptan Tatar(Ta-ta) diye adlandýrmýþlar, XIII. yy. baþlarýnda ise Moðollar'ý Çin sýnýrýna yakýnlýklarýna ve medenî seviyelerine göre "Beyaz Tatar", "Kara Tatar" ve "Yabani Tatar" þeklinde gruplandýrmýþlardýr.
Tatar Meselesi
Tatar sözü, gerek Türk ve gerek Moðollar arasýnda eskiden beri bir boy adý olarak kullanýlmakta idi. Ancak, Moðollar'daki Tatarlar'la Türk boyu olan Tatarlar'ýn ayný olmadýklarýný hatýrlatmak yerinde olur. Moðol-Tatarlar, 1202 tarihinde Dalan-Nemürges savaþýnda Cengiz (Çinggiz) Han tarafýndan yenilerek parçalanmýþlar ve bütün mensuplarý da diðer boylar arasýnda taksim edilmiþlerdir. Böylece Tatar boyu Moðollar arasýnda ortadan kalkmakla beraber, bu ad yabancýlar tarafýndan bazan "Moðol", bazan da "Türk" anlamýnda kullanýlmakta devam etmiþtir. Türk dilinin en eski belgelerinde olan Orhon yazýtlarýnda zikredilen "Tatar" halk adýný bazý tarihçiler Moðol, bazýlarý da Türk menþeli olarak mütalâa etmiþlerdir. Fakat Kaþgarlý Mahmûd'un "Divan-ý Lûgat-it-Türk'ünde adý geçen Tatarlar'ýn bir Türk boyu olduðunda þüphe olmasa gerek.
Ruslar da Cengiz devri için bazan "Moðol", bazan da "Tatar" adýný kullanmýþlar, hattâ ondan sonra kurulan ve birer Türk Devleti olan Altýn Ordu ve Kazan Hanlýðý ve ahalisine hep Tatar demiþlerdir. Çarlýk devrinde ellerine geçirdikleri bütün diðer Türk boylarýna Ruslar toptan "Tatar" demiþler, fakat bununla hiçbir zaman "Moðollar"ý kastetmeyip, bu tâbiri yalnýz ve yalnýz Türk boylarý için kullanmýþlardýr (meselâ: Kazan Tatarlarý, Kýrým Tatarlarý, Astrahan Tatarlarý, Kafkasya Tatarlarý, Azerbaycan Tatarlarý, Taþkent, Hive, Buhara Tatarlarý, Kaþgar, Kulca Tatarlarý, Sibirya, Altay Tatarlarý, vb.).
Sovyetler devrinde "Tatar" sözünün "Türk" karþýlýðý olarak kullanýlmasý terkedilerek, bunun yerine her Türk boyunun kendi adýný kullanmasý usulü kabul edilmiþ ve siyasî maksatlarla tatbik edilen usulle, birer Baþkurt, Kazak, Kýrgýz, Özbek, Türkmen, Uygur, Karaçay, Balkar, Azeri v.b. gibi "milletlerin" yaratýlmasýna çalýþýlmýþtýr. Fakat siyasî maksatlarla yürütülen bu tatbikat yanýnda, Sovyet ilmî edebiyat ve neþriyatýnda bu topluluklarýn "Türk" camiasýndan olduðu inkâr edilemediðinden, Sovyet Türkoloji ilminde bunlarýn hepsi de bir arada mütalâa edilmekte ancak birbirine çok yakýn olduðu için "Türk þiveleri ve lehçeleri" dediðimiz tâbirler yerine Sovyet Türkologlarý, Türk dilleri tabirini kullanmaktadýrlar.
Bundan baþka, Rus ilim edebiyatýnda, Rusya içindeki Türk boylarýný Türkiye Türkleri'nden ayrý mütalâa etmek için "tyurki, Tyurkskiy" (Türkler, Türkçe), Türkiye Türkleri için ese "Turok, Turki, Turetskiy" (Türk, Türkler, Türkçe) tâbirleri yaratýlmýþtýr. Son yýllarda batý dünyasýnda da (bilhassa Ýngiliz ve Amerikan edebiyatýnda) buna uyularak Rusya'daki Türkler için "Türkic (T.peoples, T. languages" Türk halklarý, Türk dilleri), Türkiye Türkleri için "Türkish" tâbirlerinin kullanýldýðý görülmektedir. Bu suretle Rusça "Tyurkskiy" ve Ýngilizce "Turkic" tâbirlerinin, 1917'ye kadar Rusya içindeki Türkler için umumî bir ad olma istidadýný gösteren "Tatar" tâbiri yerine kullanýldýðý meydana çýkmaktadýr.
Bugün "Tatar" sözü bir Türk boy adý olarak ancak "Kazanlý" veya "Kuzey Türkleri" dediðimiz Ýdil-Ural, Batý Sibirya ve Astrahan ahalisi ile "Kýrýmlý"lar için kullanýlmaktadýr. Zikrettiðimiz bu boylar artýk bugün bu ismi kendileri de bir halk adý olarak benimsemiþ durumdadýr.
Cengiz devleti ilk devrelerde Moðollar'dan ibaret iken, kýsa zamanda geniþleyerek bir cihan imparatorluðu haline gelmiþ ve neticede bir Türk-Moðol imparatorluðu þeklini almýþtýr. Çünkü, Türkler'le meskûn hemen hemen bütün ülkeler bu devletin içine alýnmýþ bulunuyordu. Baþka bir çok milletler de bu imparatorluða mensup olmakla beraber, esas kitle ve nüfusun büyük kýsmý(100 yýl Moðol idaresinde kalmýþ olan Çin istisna edilirse) Türkler'den ibaretti.
Bazýlarý sulh yolu ile, bazýlarý savaþ neticesinde Cengiz'e tabi olan Türk boylarý, kýsa zamanda onunla anlaþarak büyük imparatorluðun sosyal, askeri ve idarî bütün iþlerine iþtirake baþlamýþlardý. Sayý bakýmýndan imparatorluðun içinde ekalliyette kalan ve kültür bakýmýndan Türkler'e nazaran aþaðý seviyede olan Moðollar'ýn mühim bir kýsmý Ýslâmiyeti kabul ederek Türkleþmiþ, kalanlarý da esas Moðolistan'a dönmüþtür. Böylece imparatorluk parçalandýðý zaman, bundan Moðol deðil, Altýn Ordu, Sibir, Çaðatay, Ýlhanlý gibi yeni yeni Türk devletleri ortaya çýkmýþ, Moðollar'ýn hâkimiyeti eski yurtlarýna inhisar etmiþtir.
Tatarlar Kimdir ?
"Tatar" sözü, çeþitli zamanlarda deðiþik anlamlarda kullanýlmýþtýr. Ruslar bu deyimi, yüzyýllar boyunca, Avrupa Rusyasý'nda yaþayan Türk soylu Müslümanlar için kullanmýþlardýr Batýlý yazar ve araþtýrmacýlar "Tatar" kelimesini, Türkistan'da ve Karadeniz'in kuzeyinde yaþayan Türkler için kullanmaktaydýlar. Osmanlýlar ise, miladî on altýncý yüzyýldan baþlayarak "Tatar" deyimini, kuzey Türkleri için kullanmýþlardýr. Kýrým Hanlarý için ilk defa Osmanlý Fermanlarýnda 1696 yýlýnda tatar ifadesi geçmektedir. Ýslâm dünyasýnda ilk kullanýldýðýnda, "Tatar" kelimesiyle kastedilen, "Moðol" idi. Miladî on üçüncü yüzyýlda yaþamýþ olan Arap tarihçi Ýbnül Esir, Moðollardan bahsederken daima "Tatar" kelimesini kullanmaktadýr: "Tatarlarýn Ýslâm ülkelerine geliþi" "Tatarlarýn Türkistan ve Maveraünnehr'e çýkýþý" "Kâfir Tatarlarýn Harzemþah üzerine yürüyüþü" gibi. Tabiî þamanist, kýsmen budist Moðollardan bahsetmektedir.
Cengiz Han'ýn Celâleddin Harzemþah'a yetiþmesini anlatýrken "Celâleddin (Sind nehrini) geçemedi, Cengiz Han Tatarlarla ona yetiþti" demektedir. Ýbn Kesir (öl.1372), Cengiz Han'ý anlatýrken "Tatarlarýn en büyük sultaný, bugünkü meliklerinin babasý" ifadesini kullanýr.
Ýbn Haldun da "Bu sultan, Cengiz Han, Tatarlarýn sultanýdýr" demektedir. Çok iyi bilindiði gibi Cengiz Han, Moðol hükümdarýdýr."Tatar" kelimesi, günümüz Arap araþtýrmacýlar tarafýndan da "Moðol" yerine kullanýlmaktadýr. Meselâ, Moðol istilâlarýný gösteren haritanýn yaftasý "Tatar yaðmasý"dýr. Moðollar, 1258 de Baðdat'ý iþgal edip Abbasî Halifeliðini yýkmadan önce, 1237 de Moskova'yý zaptettiler. Moðol (Tatar) ordusunda en kalabalýk zümre Kýpçak Türkleri idi.
Türklerin büyük çoðunlukta olduðu Moðol ordusu, günümüzde Rusya denen bölgeyi, on üçüncü yüzyýlýn ilk yarýsýnda zaptetmiþti. Bu durum, Ruslarýn, Avrupa Rusya'sýndaki bütün Türk kökenli Müslümanlara niçin Tatar dediklerini açýklar.
Moðol (Tatar) ordusunun büyük çoðunluðu Türktü; Ruslara göre, bütün Avrupa Rusya'sýnda yaþayan Müslüman Türkler, Moðollarýn (Tatarlarýn) torunlarýydý.
Önemle belirtilmesi gereken bir husus da, Moðol (Tatar) ordusunun çoðunluðu Türk olmakla birlikte, bütün komuta kademeleri Moðollarýn tekelindeydi. Kýpçaklar, Peçenekler ve öteki Türk boylarýndan gelenler rütbesiz askerlerdi. Abbasî Halifeliðini 1258'de yýkmýþ olan, Cengiz Han oðlu Tuluy'un oðlu Hülagü ve ordusundan, bütün çaðdaþ ve sonraki Arap tarihçileri "Tatar" diye bahsettikleri gibi, diðer milletler de, on üçüncü yüzyýlda yeryüzünün en büyük devletini kurmuþ olan Moðollardan "Tatarlar" diye söz etmektedirler
Okullardaki tarih kitaplarýnda baskýn olan Osmanlýcý zihniyet sayesinde, bu kitaplarda Orta Asya ile bütün baðlarýmýz kopartýlmak isteniyor. Ýþte bu yüzden tarih kitaplarýnda Moðollar ile hiç bir baðýmýz olmadýðý, hatta ve hatta düþman olduðumuz anlatýlýyor. Fakat bu gerçekdýþýdýr. Hele Moðollarla düþman olduðumuz, en esrik kimselerin göreceði düþlere eþtir.
Þu kesinlikle bilinmektedir ki Moðollarla iki kardeþ milletizdir. Zaten Türkçe ve Moðolca, Hunlar zamanýna kadar tek dil grubundaydý. Ancak Hunlar çaðýnda iki ayrý dil hâline geldi. Zaten Moðollar bir ýrký deðil, daha çok bir siyasi birliði temsil etmekteydi. Ve bu birliðin içinde Türk ýrkýndan olanlarýn sayýsý da az deðildi.
Türklerle Moðollarý düþman göstermek isteyen zihniyetin esas emeli, Çingiz Han'ý karalamaktýr. Fakat Çingiz Han'ý düþman gibi göstermek, güneþi balçýkla sývamaktan farksýz bir uðraþtýr
----------------.
Çingiz Kaðan'dan önce yeryüzünde Moðol adýyla tanýnan bir insan topluluðu yoktu. Çaðatay soyundan gelen safkan Türk Çingiz Kaðan'ýn çoðu Türk, birkaç tanesi de gayri Türk olan 37 tane obayý birleþtirmek suretiyle kurduðu devletin tebasýna Moðollar denildi. Hülâsa, Moðollar yüzde yüz Türk olmasalar bile kýsmen Türk genlerine sahiptirler.
Çingiz Kaðan ve torunu Hülâgü Kaðan toplam 1.5 milyon civarýnda müslümaný yok ettikleri için bizim resmî tarihimiz Moðollar'ý dýþlar. Bu türklük bilincini kaybedenler Moðol adýný duyduklarýnda büyük bir kin ve nefretle "Moðollar Türk deðildir" diye feryad ederler.
Bugünkü varlýðýný Moðollar'a borçlu olduðumuz unutturulmak istenir . Tarih bilgisi olan varsa, biraz düþünsün . Moðollar Selçuklu Devleti'ni yok etmeselerdi Kayý Beði Osman Beð hanlýðýný ilân edemez ve Selçuklu'nun uç beði olarak kalmaya devam ederdi. Yani Osmanlý Devleti kurulamaz, büyük fetihler yapýlamaz, Türk'ün kaderi Konya'daki "Bana dokunmayan yýlan bin yaþasýn" mantýðýndaki çekingen Selçuklu padiþahlarýnýn eline kalýrdý...
allah bizim kanýmýzdan olanlara rahmet etsin......
|